Yeni Havaalanı İnsanları, Uçakları, Pilot ve Diğer Çalışanları Mutlu Edecekmi ? İstanbul Su Kaynakalarında Problem Olacak mı ?

Günlerde geri sayım başladıkça, bizde heyecanlanıyoruz. Çünkü dünyanın 7 nci büyük havaalanı olacak. Grurla beklemedeyiz. Ama demeden de edemiyoruz. Çünkü bir işte acele edildiğinde, sistem dengeleri bozulabilir ve asimetrik etki olabilir. Çünkü, strateji de yer alan en önemli faktör zaman faktörü ile büyük bir proje de oynama yapılmakta. Tespitler aşağıda , Umarım karar vericiler gerekli tedbirleri en ince detayına kadar düşünmüşlerdir.

İlk olarak Ekim 2018’de açılacağı açıklanan, sonrasında sürekli açılış tarihi ile ilgili kesin bir bilgi verilemeyen, 3. havalimanında tarih yaklaştıkça, iş insanları, Türkiye ye Uçan Havayolu Şirketleri, Pilotlar ve Diğer Çalışanların  endişeleri arttı. Havalimanının hedeflenen tarihte açılamayabileceğini belirten uzmanlar, ÇED raporu geciken, hatta açılışa yetiştirilemeyecek olan metro inşaatında, pist zemininin tekrar gözden geçirilmesi, Ulaşım ve bir çok konuda benzer sorunların bulunduğu açıklamaları geliyor..

Birinci Problem sahası, 3. havalimanında ulaşım sorununun baş göstermesinden endişe ediliyor. Özellikle raylı ulaşım sistemlerinde çalışmaların beklenenden yavaş ilerlediğini iddia eden uzmanlar, 34 kilometre uzunluğunda Gayrettepe-Yeni Havalimanı ile 31 kilometre uzunluğunda Halkalı-Yeni Havalimanı olmak üzere toplam 65 kilometre olarak planlanan raylı sistem hattının yapımına geç kalındığı görüşünde. Konuyu Karar’a değerlendiren uzmanlar, birinci aşaması olarak belirlenen Gayrettepe-Yeni Havalimanı kesimine ilişkin projenin, ÇED Belgesi ve fizibilite etüdü işlerinin tahmin edilenden geç tamamlandığını, bu nedenle 3. havalimanının raylı sistem olmadan faaliyete geçme riskiyle karşı karşıya olduğunu ifade ediyor. Söz konusu hattın yapımının Bakanlıkça üstlenilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ise 1 Eylül 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. 3. havalimanı raylı sistem bağlantı projesi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yapılıyor. Kent merkezi ile 3. havalimanı arasında ulaşım metro hattı ile 30 dakika olacak.

7 Haziran 2014’te temeli atılan 3. havalimanı ile bölgede oteller, yerleşim merkezleri açılacak olması nedeniyle de geniş bir toplu ulaşım ağına ihtiyaç olacak. Bu nedenle metro ağının zamanında tamamlanması hem havalimanının verimli kullanımı, hem de bu bölgede oluşacak yaşamın sağlıklı işleyişi açısından kritik öneme sahip.

3’üncü havalimanının yapımını ve 25 yıllığına işletilme ihalesini kazanan Limak-Cengiz-Kolin-Mapa-Kalyon Ortak Girişim Grubu’nun kurduğu İGA, inşaat çalışmalarını tüm hızıyla sürdürse de ilk etabın önümüzdeki yıl Şubat ayında açılıp açılamayacağı yönünde endişeler bulunuyor.

Resmi inşaat tamamlanma süresi Ekim 2018 olan olan projenin açılışı, aynı yılın şubat ayına çekilmişti. Fakat uzmanlar, inşaat sektöründe en verimli tarihler olan ilkbahar ve yaz aylarının tamamlanma tarihindeki revize nedeniyle kaybedilmiş olmasının projenin hedeflenen tarihte tamamlanamama riskini doğurduğunu belirtiyor. Hatta takvimin gerisinde kalan İGA’nın, operasyon birimlerinden bu gecikme nedeniyle eleman çıkardığı, maaşını zamanında alamayan taşeron işçilerin de iş yavaşlatlatma eylemi yaptığı ifade ediliyor.

3. havalimanı ile birlikte gelen, 3.köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu projelerinin ekolojik bedellerini sorgulamıyor. Bu projelerin başlatılmasıyla, İstanbul’un kuzeyindeki tek yesil dostu çevreyi şekillendiren kayın-meşe-gürgen ormanları, yeşil vadiler, meralar, fundalıklar, göller, akarsular, yeraltı suları ve kıyı kumulları geri dönülmez bir şekilde zarar görecek. Maalesef, bu zararların bedellerini hepimiz maddi ve manevi olarak ödeyeceğiz ve aşağıda bazılarını sıraladığımız sonuçlarına hep birlikte katlanmak zorunda kalacağız. Ormanlar başta olmak üzere, yeşil alanların azalması sonucu, havaya daha fazla kirletici karışır ve bununla bağlantılı aşırı sıcaklık, kuraklık, aşırı yağış ve sel olayları artar. Bitki örtüsünün olduğu yerlerde daha temiz ve serin bir hava hakim olur (bitki örtüsü havadaki toz ve diğer kirleticileri emer). İklim değişikliği etkilerinin, Türkiye gibi ılıman iklim kuşağında yer alan ükelerde ve şehirlerde daha hızlı ve fazla hissedileceği biliniyor. Bu konuda alınması gereken önlemlerin başında, şehrin doğal yaşam alanları ve su kaynaklarının korunması geliyor.

Su kaynakları zarar görecek ve kirlenecek: Su, toplum sağlığının en önemli yapı taşlarından sayılır. İstanbul’un kuzeyindeki Terkos Gölü ve çevresindeki sulak alanlar (akarsu, göl gibi yerüstü ve yeraltı suları) şehrin en büyük su kaynakları arasında yer alır. Ayrıca, Terkos Gölü ve çevresi Türkiye’nin en zengin sucul bitki örtüsüne ve subasar dişbudak ormanlarına evsahipliği yapar. Bütün bu özellikleriyleTerkos Gölü ve İstanbul’un tüm su kaynakları yerinde korunmalıdır.

Sera etkisi yaratan zehirli gazlar artacak: İklim değişikliğine neden olan karbon, sülfür ve azot gazlarının havaya karışması, başta insan olmak üzere doğal çevreyi olumsuz etkiler. Üstelik, bu tür zehirli gazların güneşli ve sıcak havalarda yeni kimyasal bileşenlere dönüşmesi ile ozon oluşumu artar (güneş ışığı ve ısı, ozon oluşumunu kolaylaştırır). Ozon, endüstrinin geliştiği ülkelerdeki en önemli kirleticilerin ve insan sağlığı ve ekosistemlere en zehirli gazların başında gelir. İstanbul’da bir taraftan devasa projeler desteklenirken, diğer taraftan bu projelerle körüklenecek zehirli gazlara (ve iklim değişikliğine) karşı herhangi bir önlem alınmamaktadır.

Ulaşım Problemi Maalesef Karayolu üzerinden olacak, bu haliyle insanlara araba külfeti getirecek. Arabası olmayanlar için en az 5 saat öncesinde Servis güzergahlarında arayış başlayacak. Haliyle insanlar Planlı bu zaman ve emek israfından rahatsız olacaklar. Birde bunu yabancı turistler için düşünün ?

Birde Bir çok şirketin taşınması, sistem kurması, personelini hazırlaması ve bunların tabii ki maliyetleri olacak… Sadece THY’nin taşınma maliyeti 1 milyar dolar civarında bir rakama karşılık geliyor şeklinde THY Yönetimi açıklama yaptı ve kredi aradı. Peki ya diğerleri ?. THY bunu karşılayacak güçte ama ya karşılayamayacaklar ne olacak? Çarkı zor bela çeviren şirketler bir de taşınmaya harcayacak milyon dolarları nereden bulacaklar? Çok ama çok önemli problem sahaları olarak değerlendirilmeli. Ben yaptım oldu şeklinde yaklaşım , Havalimanının emniyetini ve insanların emniyetine zarar verebilir.

Zemin ve Pistlerin Basınca Mukavemet Ölçümlerinin Nasıl test edileceği ?Hepimiz biliyoruz bu alanın sulak bir alan olduğunu, yaklaşık 70 e yakın ufak göletin proje kapsamında kurutulduğunu. Görünen köy klavuz istemez. Hiç bir şey olay olduktan sonra şu bilişim çağında gizli kalamaz.Maalesef bu konuda geçenlerde Pistte meydana gelen bir çökme konuyu yeniden gündeme taşıdı. Konu çok ciddiye alınmadı ama, en önemli konu başlığı bu. Bu kadar maliyetin üzerine açılış sonrası bu şekilde pistte çökme ve kaymalar olabilme ihtimali insanların kafasında soru şeklinde yer etti bile.

Maalesef, “Havalimanı çalışanları ‘oluşan kazanın bir göçük olduğunu ve sorumlu şirket İGA’nın bunu örtbas etmeye çalıştığını, bu alana daha önce de günlerce dolgu toprak taşınarak dolgu yapıldığını, silindirlerle toprağın sıkıştırılmaya çalışıldığını’ belirtmiştir. Firma ise olayın bir göçük olmadığını ve çukurun bilinçli olarak açıldığını iddia etmektedir. Ne var ki işçiler ‘bilinçli olarak açılan çukurlarda dozer kepçelerinin tırnak izi olması gerektiğini, ancak paylaşılan görsellerde böyle izler bulunmadığını, daha önce de yer yer bu göçüklerin yaşandığını’ ifade etmişlerdir” dedi. Arkadaşlar, İlgililer bu konu gizlenecek veya örtbas edilecek bir konudan daha öte. Ülkemizin bir adım sonrası meydana gelecek bir kazada itibarı söz konusu, orada ki şirketlerin işlerinin durması, yapılan masrafların ve kredi geri ödemelerinin heba olması demek. Lütfen ama Lütfen bu en Önemli konuyu atlamayın. Gerekirse 5 ay sonra açın ama zemini A380 inecekmiş gibi, B 747 Karğo inecek, hatta sert iniş yapacak gibi düşünün. Yani A380 ortalama 575-590 ton civarı Take Off Weight ile kalkacak ve yavaş yavaş pist ve taxi yollarından geçecek. İnişte sert bir inişte aynı anda teker koyma noktasına (TDZ) belki 900 Ton un üzerinde bir basınç ile gelecek. Bunlar teknik konular. Bunları umarız IGA inşaatında çalışan Teknokratlar iyi düşünmüş ve hesaplamışlardır.

Gelelim Çevre ne olacak sorusuna ? Avrupa Birliği (AB) üyeliğine aday olan Türkiye’nin, AB mevzuatına uygun mevzuat geliştirmekle yükümlü olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde, Türkiye’nin Avrupa Birliği çevre koruma mevzuatına (Su Çerçeve Yönergesi, Hava Kalitesi Yönergesi, Habitat ve Kuş Yönergesi, Atık Çerçeve Yönergesi vb.) uyum sağlamak zorunda olduğunu da biliyoruz.

Avrupa Birliği çevre koruma mevzuatında esas olarak biyolojik çeşitliliğin korunması, iklim değişikliği, şehirleşme, ziraai faaliyetler, enerji, su, teknolojik yatırımlar gibi konularda doğal alanların ve ekosistem döngüsünün korunması ve sürdürülebilirlik prensibi temel alınmıştır. Birliğinin bütün kısa ve uzun vadeli planlarında “yeşil” en önemli kriter olarak yer almaktadır. Doğaya ve doğal kaynaklara zarar vermeyen anlamında kullanılan “yeşil” kavramı, artık Birliğin tüm siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel politikalarının merkezine yerleşmiştir : Yeşil Ekonomi, Yeşil Şehir, Yeşil Altyapı, Yeşil Konut, Yeşil Ofis, Yeşil Ulaşım, Yeşil Enerji vb.

 

Bu vesileyle, merkezi ve yerel yöneticilerimize İstanbul başta olmak üzere, tüm Türkiye’de de artık “gelişme” ile “yeşile (doğaya) zarar vermeyen bir yaklaşımın” entegre edilmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. İstanbul’un kuzeyindeki yeşil alanların yok olmaması amacıyla 3. havalimanı, 3. köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu projeleri için uzmanlar ve bilim adamları ile işbirliğinde bilimsel araştırmalara dayanan Çevresel Etki Değerlendirme çalışmalarının yapılmasını ve bu projelerden vazgeçilmesini umutla bekliyoruz.

Evet değerli Havacılık Gönüllüleri, daha bir çok şey var yazılacak, lojistik nasıl olacak, yakıt tedarik işlemleri, nasıl planlama yapıldı ? sonrasında ortaya çıkacak olan  elektromanyetik alan kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği ve hava gibi. Ama bunlar sonuçta Ülkemizin İnsanını ve itibarını doğrudan etkilemeyeceğinden hiç belki de hesaba katılmıyor.

 

RAKAMLARLA DEV PROJE

 * Proje alanı toplam 76,5 milyon metrekare. (Malta adasının İki katı büyüklüğünde bie alana yakın)

* Yeni havalimanının ilk etap, Atatürk Havalimanı’nın 3 katı büyüklüğünde.

* İlk açılışta 90 bin yolcu kapasite ile hizmet verecek olan projenin tamamı bitiğinde 200 milyon yolcuya hizmet verilecek.

* Günlük toplam uçak hareket kapasitesi 3 bin 500 olacak.

* Ana terminal binası inşaat alanı 1.3 milyon metrekare.

* 700 bin metrekare katlı otopark sayesinde 18 bin araç park sorunu yaşamayacak.

* Kapalı inşaat alanı toplamı 3.5 milyon metrekare bu Monaco’nun 1,7’sine yani yaklaşık olarak iki katına tekabül ediyor.

* Terminal binasında 1 milyon metreküp beton kullanılacak bu Empire State Building’de kullanılanın 1,4 katı.

* Terminal binasında 180 bin ton demir kullanıyor ki bununla 24 tane Eiffel Kulesi yapılabilir.

* Terminal çatı alanı 450 bin metrekare bu alan İtalya’daki Colloseum’un 23 katı büyüklüğünde.

* Terminalin cephe alanı 500 bin metrekare.

* Yıllık yolcu kapasitesi 1. etapta yıllık 90 milyon kişi, nihai fazda ise yıllık 200 milyon kişi olacak.

* 350 destinasyona uçuş yapılacak.

* Şu anda Türkiye’deki en büyük işçi çalışan şantiye burası. 13 bin kişi çalışıyor.

* Projede çalışan araçlar günde 800 bin litre mazot yakıyor.

* İşletmeye açıldığında İstanbul’un üçüncü havalimanı 100 bin kişiye yeni iş imkanı sağlayacak, dolaylı etkilerle 1,5 milyon kişiye gelir kaynağı olacak.

 

Related posts

Leave a Comment